21 Mart 2012 Çarşamba

Yazabilir misin?


"Yazabilir misin?"

Blog maceramın başlamasına sebep olan, aslında basit bir soru cümlesi gibi görünen ama, bir o kadar da itici olan bu kelimedir. Yazabileceğime ve birşeyler paylaşabileceğimize inandım ve bu yola çıktım.

Buradaki paylaşımlarımız, beni benden alıp, dış dünyadan koparan hobimden görüntüler, yapım hikayeleri ve bana hissettirdikleri olacak.

Bir gün, "Proje Yönetimi" eğitiminde iken, dersi veren eğitmenimiz, hobimiz olup olmadığını sordu. " Hani, uğraşırken dünyayı bile unuttuğunuz, kafanızda başka bir düşüncenin oluşmasına izin vermeyen bir hobiniz var mı?" dedi.

Düşündüm... O güne kadar, hiç öyle beni içinde bulunduğum ortamdan ve şartlardan koparacak, kendimle başbaşa kalmamı sağlayacak bir hobim olmamıştı. Mümkün müydü böyle bir şey? Her daim, aynı anda çok işlem yeteneğine sahip bir işlemci gibi olan beni, çevremden ve günlük olaylardan koparacak bir hobi-uğraş olabilir miydi? Bu sorunun cevabı, polimer kilden çeşitli dekoratif eşyalar ve takılar yapmaya başlayana kadar "HAYIR" idi.

Aslında polimer kil ile 7 sene önce tanışmış, ancak kendimi içinde bulamamıştım ve atmaya da kıyamayarak, tüm malzemelerimi saklamıştım. O gün hobiden bahsedilmesi ile birlikte, ilgimi neler çekebilir diye düşünürken, geçmişten gelen malzemelerimi hatırladım. Müthiş ve sonsuz bilgi kaynağı internetin de yardımı ile, polimer kil yeniden hayatıma girdi.

Her geçen gün daha başka teknikler öğrenmek ve uygulamak, daha başka modeller tasarlamak ve arkadaşlarıma hediyeler yapmak, iş hayatının iç karartıcı olay ve yorgunluğundan uzaklaşmamı ve iç huzurumu yakalamamı sağlıyor.

Yaptıklarımı kendime saklamanın haksızlık olduğunu düşünen ve bunları sanal dünyaya taşımam gerektiği konusunda beni cesaretlendiren tüm arkadaşlarıma ve yakınlarıma -özellikle Uğur, Nil, Ekin, Yasemin, Mutlu'ya- yanımda oldukları için sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder