25 Nisan 2012 Çarşamba

Fırından yeni çıkanlar

Günaydın :)

Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum, ama benim bir kedim var. Bembeyaz, sevimli bir Van kedisi. İsmi Lokum, ancak kendisine neler neler diyoruz. Vladimir, Pişmaniye, Pıncır, mırmır, bunlardan ilk gelenleri :)

Ben üretim yaparken, beni seyretmek,  eşyalarımı koklamak, onları keşfetmek en büyük zevki Lokumun.


















Lokum ile birlikte ürettiğimiz son ürünler, fırından yeni çıkanlar :)















































24 Nisan 2012 Salı

23 Nisan, neşe doluyor insan!!!



Merhaba,

23 Nisan bayramımızı tekrar kutluyorum. 23 Nisan Pazartesi olduğu için 3 güne çıkan hafta sonuna, sıkıştırılmış bir Ankara asker ziyareti ve yeni ürünler sığdırabildim.

Yaptığım ürünlerin, yapımını içeren videolar ve resimler de paylaşacağım, böylece benim gibi hobi meraklıları görüp, uygulayabilecekler.

Lapis taşı uygulamaları:






















Ve tabi ki, dekoratif eşyalar:

 Yıldızlı mumluk.
 Ayaklı veya duvara asarak kullanabileceğiniz ayna.
Sevdiklerinizi hep yanınızda hissetmenize yarayacak minik masa çerçeveleri. 











Fikir fikirden üstündür diyerek, "olsa ne hoş olurdu" dediğiniz dekorasyon önerilerinizi de bekliyorum.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Dekoratif eşyalar

 İçine konacak, sevgi dolu bir resim ile, keyifli anları yaşatacak bir çerçeve...
 Sıcacık dost sohbetlerinin yapıldığı, kimi zaman ülkelerin kurtarıldığı :) şık masaların vazgeçilmezi peçete halkaları...















Mobilyalarımızı koruyacak, renkli, ahşap bardak altları...

Performans yönetimi



“Performans yönetimi ??”,  “Ne alaka!!!!” dediğinizi duyar gibiyim. Resmi sınırları 08:00-18:00 arası olmasına rağmen, yaşadıklarımız ve bize hissettirdikleri, resmi saat dışına taşan istekleri nedeniyle hepimizin yaşamında nasıl da önemli bir yer tutuyor profesyonel iş dünyamız.

Zurih’te sirke gitme fırsatı bulduğumu ve çok keyif aldığımı söylemiştim. Yapılan gösterilerin muhteşemliğini izlerken, bir yandan da bu muhteşemliğin sırrını düşündüm.

Neydi bu başarının sırrı? Gösteriyi yapan kişilerin her birinin kişisel olarak işlerini iyi yapması yeterli miydi hatasız şovlarla insanları büyülemek için? Birden fazla kişinin ortaklığını gerektiren, üstelik de yaralanma / ölüm tehlikesi taşıyan oyunlar için, kişisel becerilerin çok önemli bir yeri olduğu kesin, ancak daha önemlisi, performansı gerçekleştirecek kişiler arasındaki ahenk, güven çok daha önemliydi.   

Birlikte gösteriyi yaptıkları arkadaşlarının üstlerine düşen görevi tam yapacaklarına, son dakikada yarı yolda bırakılmayacaklarına güvenleri tam olmalıydı –ki, kendilerini onlara teslim edebilmeliydiler.

İş dünyasında da böyle değil mi aslında? İyi bir takım olmanın ve şapka çıkartılacak bir iş çıkarabilmenin en büyük anahtarıdır, takım üyelerinin birbirlerine güvenmesi ve paylaşımcı olması. Hal böyleyken, daha hırslı ve kalifiye takım üyelerinin sayılarını çoğaltmak, çalışan ile çalışmayanı farklı değerlendirebilmek adına ortaya konan performans yönetim sistemleri, takım üyeleri arasındaki ortak amaç ve birlikte çalışma duygusunu köreltmiyor mu? İnsanların paylaşımcılığını azaltıp, üyelerin birbirine güvenemediği ve rol çaldığı ortamlara sebep olmuyor mu?

Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak şart mıdır?  Çalışan ile çalışmayanı ayıralım derken, takım olma bilincini kaybetmek mi gerekir?

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tatil bitti…



Merhaba herkese,

“Tatilin kötüsü olmaz” derler ya, gerçekten de öyle. Hele bir de, sevdiğiniz insanları ziyaret edip, onlarla hoşça vakit geçirmenin keyfine diyecek söz yok.

4 mevsimi yaşadık Zürih’te. Muhteşem bir güneşin sıcağında, Zürih Gölü çevresinde yürüyüş de yaptık, yağmur altında güzel bir kafede kahve de içtik. Kar yağıyordu, Zürih ile vedalaşırken.

Hayatımda ilk kez sirke gitmek de, Zürih’e kısmetmiş J İnsanların vücutlarını kullanma becerileri, birlikte çalışma gerektiren şovlardaki inanılmaz uyumları ve kendilerini vahşi diye bildiğimiz ve korktuğumuz canlıların şovları, ağzımızı açık bıraktı. Bazı tehlikeli sahneler için o kadar çok sıkmışım ki dişlerimi, gösteri sonunda, dişlerimde ve çenemde bir ağrı hissediyordum.




Manevi kızımın doğum günü için gitmiştim Zürih’e. Bahçede evlerinde, güzel sohbetlerin yapıldığı, 2-9 yas arası 8 çocuğun oynadığı güzel bir gün eşliğinde ve annesi ile birlikte yaptığımız Barbie'li pasta ile kutladık cicikızımın 5. doğum yılını. İyi ki doğdun Lycian’ım.








Her zaman olduğu gibi, tatil sonsuz değildi ve sonuna gelmiştik. Her ayrılığın, bir sonraki kavuşmaya başlangıç oluşturduğunu, burada ayrı kaldıklarımla ve sizlerle tekrar birlikte olacağımı düşünerek ayrıldım çok sevdiğim dostlarımdan ve cicikızımdan.